Unutkan
adam
her akşam
eve dönerken
sırrı dökülmüş aynalara sakladı yüzünü
her gece
gölgesinin koynunda uyudu kıvrılarak
her sabah
ceketinin yırtık ceplerinde unuttu ellerini
evden çıkarken
adam
her akşam
eve dönerken
gün yanığı ezgilerde kuruttu sesini
her gece
parmak uçlarına basarak yürüdü karanlıkta
her sabah
aç kalktı sofradan
bozmamak için sükutun orucunu
evden çıkarken
adam
her akşam
eve dönerken
göğü katlayıp minder eyledi
her gece
düşlerini beledi umudun beşiğinde
her sabah
ilhamın gümüş tasıyla içti güneşi
evden çıkarken
adam
o sabah
yüzünü yıkadığı suya düşürdü gözlerini
gün boyu
gün ışığı battı parmaklarına
yırtıklarını yamarken hüzünlerinin
o akşam
ömrünü tartarak vaktin kantarında
alacakaranlık penceresinden ufkun
ıssız yollara bakındı uzun uzun
eve dönmedi…